2.gün

Şu an yaşadığımız ev 30 metrekare(balkon hariç!) Evin önünde, kocaman bir park var, içinden dere geçiyor, ördekler vaklıyor. Sağolsun bizim bey, karınca misali ben gelene kadar bayağı bir eşya toplamış. Küçücük evin içinde zibilyon tane eşya. Temizlik ve eşya yerleştirmeyle geçen bir gün daha.  Fotoğrafta görülen kavanoz aslında muhim mesele. Türkiye’den gelirken arkadaşlarım içinde 215 adet kağıt bulunan bir kavanoz verdiler bana yalnızlıktan delirmeyeyim diye. Arkadaşlarımı bir kavanoza koyup yanımda getirmişim gibi, her an seslerini duyabilecekmişim gibi. Amsterdam ellerinde, gerçekleştirilmesi gereken 215 adet görev yazılı her birinde. Amelie halt etmiş yanlarında. Sünmek gibi bir lüksüm yok yani. Gerçi sünmesek de, bugün de eşya yerleştirme ve temizlikle geçti tüm gün. Sokağa adımımı atmadım henüz. Bunun üstüne bir de bu Pazar günü için, örgü-dikiş-nakış gününe davet edildim. Odtü’de doktora yapan insandım ben ne ara domestik ev kadını oldum yarab!

Şimdilik Amsterdam’la olan tek iletişimim evin önünden “ik ben ik ben” diye bisiklet sürerek geçen insanlara bakmak. Amsterdam'a dair bir iki faideli bilgi edinmek için yolu bu bloga düşmüş cefakar insanlar için gelsin o zaman; bugün ne öğrendik : ik ben(Flamanca)= ich bin(Almanca)=I am(ingilizce)= ben(Turkce)) Kelimenin okunuşunu merak edenler için.