3.gün; Java Straat

Bugün artık dışarı çıkmanın vaktiydi. Bu yazıda en azından faideli bir bilgi paylaşabileceğim. Benim adamla atladık bisikletlere çarşı pazar alışverişine gittik. Şu an yaşadığımız ev merkeze bisikletle 15-20 dakika. Merkez çemberin hemen dışında.Buralar daha bir huzurlu ve güzelmiş.Merkezdeki o harran gürranın içinde insan güzelliği de duyamıyormuş.Çarşıya pazara dedim ya gerçekten gittik. Burda bir Java Straat var (Java Caddesi).
Çeyiz dünyasına hoşgeldiniz!
 Faslı’sından Tunuslu’suna, Türk’ünden Kürt'üne, Iraklı İranlı’sına herkes o caddenin etrafına konuşlanmış.Bir de güzel pazar kurulmuş bu caddenin yakınına. Pazardan giyinme sevdam burda da mı devam edecekti acaba derken leopar desenli kapşonluların, zımbadan yüzeyi görünmeyen neon desenli deri çantaların içinde kaldım.Giyim zevkime hitap etmese de Amsterdam’ın orta yerine bir güzel konuşlandırmışlar pazarı.Nasıl bir dominant kültürse bizimki, Java Straat boyunca dizilmiş dükkanlar ben diyeyim bir Kemeraltı’nı siz deyin bir Ulus’u ayağınıza kadar getiriyor.Sokağa taşmış tezgahlarda her tür bulaşık teli, üçlü piriz bulmak mümkün.Yabancılık mı? homesick mi? gurbetlik mi? yok öyle bir şey.Memleketi mi özledin git Java Straat’a gir bi markete; "topraam ordan bi paket çiğdem, bi türk kahvesi bir de çaykur turist çayı aldım yalnız yufka bulamadım, yufkalar ne tarafta" diye sor, topraam kelimesine belki biraz şaşırırlar ama illa ki o yufkaların bulunduğu raf gösterilecek arkadaş.Onun dışında Java Straat'taki dükkanlarda üstüste yığılmış bir sürü ev eşyasını ucuza bulabilirsiniz. Marketlerde taze meyve sebzenin envai çeşidi de var.Bildiğin çipil çipil Dutchlar da alışmışlar çarşı pazar geziyorlar burda.Hatta burda işportacı Ducth gördü bu gözler.Bildiğin işporta tezgahında matkap, üçlü piriz, çay süzgeci, korniş falan övüyordu adam.Burda bir de kasap falan var, sanırım helal et meselesi hakim ortama.Lakin etleri de kaliteliymiş diye duyduk.yiyenin yalancısıyım.Java Straat'ta benim adamın üniversiteden Vietnam'lı eski bi iş arkadaşı ve eşiyle karşılaştık.O derece pazar ortamı.Pazar günkü örgü-dikiş gününe eşi de davetliymiş.”Örgü gününe gelicek misin?” diyince kadın, iş ciddiye bindi.Örgü şişi, ip neyin alayım bari dedim.Girdik bi Türk çeyizcisine. Evet bu caddede çeyizci de var.


Garip bir tel ve iki yanından kısa örgü şişlerinin olduğu bişey buldum. Hayatımda da ilk defa gördüm(cahillik). Bir de kalın bir tığ aldım belki amigurumi ortamları yaşanır da örgüden oyuncaklar yapmayı öğrenirim diye bir umut. Bir de bildiğin çaydanlık aldık.Yani buraya gelecek olanlar hiç korkmasın, Türkiye’den özleyeceğiniz her şey burada Java Straat’ta fazlasıyla var. Hatta özlemeyeceğiniz bir çok şey de.Çeyizci çok fantastik bir yerdi yalnız. Böyle alengirli, parlak işlemeli, süslü püslü şeyleri Türkiye de imkanı yok göremezsiniz.Anlatamam kelimeler yetmez. Siyah ahşapla yazılmış dev bir arapça yazı düşünün, üzeri parlak pırlanta görünümlü taşlarla bezeli olsun, ya da altın yaldızlı üç boyutlu kelebeklerle süslenmiş tepsiler ve üstlerinde iki kahve fincanı bir cezveyle kız isteme kitleri. Dükkan dar ama tıklım tıklım.Sokağa adım attığımın ilk günü tespit yapacak değilim. Ya da yapayım ya ne çıkar. Bu kısıtlı gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki en azından Türkiyeliler için konuşabilirim, burada Türkiye kültürü diye bir şey yok. Amorf acayip bir durum yaşanıyor. Çok da matah bişey söylemedim düşününce. Nereye gidersen git gurbetçilik böyle bir hal.Java Straat ve çevresinde gözlemlediğim bir diğer durum ise perdeler. Amsterdam’da sokakta dolaşırken, geçen geldiğimde de fark edip garipsediğim bir durum var. Evlerin perdeleri yok. Olan da kapatmıyor. Perdeleri kapatmayı sevmeyen bana gün doğdurdu bu durum. Sanırım kimse kimsenin hayatıyla pek ilgilenmediğinden ve sanırım insanların saklayacak da bir şeyleri olmadığından durum böyle. İlk başlarda sokağa sıfır zemin kat evlerin yanından geçerken, mutfakta yemek yapan adama kolay gelsin diyesiniz geliyor. Hava karardığında, tüm evler düğün evi gibi, ışıl ışıl ve şeffaf. Ama Ortadoğulu göçmenlerin yaşadığı bu Java Straat ve etrafındaki evlerin hepsinde perdeler kapalı. Sonuç olarak yün, iplik falan alamadım. Herşey altın yaldızlı herşey gümüş ebruli. Ruhum bu kadar ışıltılı bir dünyaya girmeye hazır değil henüz.