Bugün artık dışarı çıkmanın vaktiydi. Bu yazıda en azından faideli bir bilgi paylaşabileceğim. Benim adamla atladık bisikletlere çarşı pazar alışverişine gittik. Şu an yaşadığımız ev merkeze bisikletle 15-20 dakika. Merkez çemberin hemen dışında.Buralar daha bir huzurlu ve güzelmiş.Merkezdeki o harran gürranın içinde insan güzelliği de duyamıyormuş.Çarşıya pazara dedim ya gerçekten gittik. Burda bir Java Straat var (Java Caddesi).
![]() |
Çeyiz dünyasına hoşgeldiniz! |
Faslı’sından Tunuslu’suna, Türk’ünden Kürt'üne, Iraklı İranlı’sına
herkes o caddenin etrafına konuşlanmış.Bir de güzel pazar kurulmuş bu caddenin yakınına. Pazardan giyinme sevdam burda da mı devam edecekti acaba derken leopar desenli
kapşonluların, zımbadan yüzeyi görünmeyen neon desenli deri çantaların
içinde kaldım.Giyim zevkime hitap etmese de Amsterdam’ın orta yerine bir güzel
konuşlandırmışlar pazarı.Nasıl bir dominant kültürse bizimki, Java Straat
boyunca dizilmiş dükkanlar ben diyeyim bir Kemeraltı’nı siz deyin bir Ulus’u
ayağınıza kadar getiriyor.Sokağa taşmış tezgahlarda her tür bulaşık teli, üçlü
piriz bulmak mümkün.Yabancılık mı? homesick mi? gurbetlik mi? yok öyle bir şey.Memleketi
mi özledin git Java Straat’a gir bi markete; "topraam ordan bi paket çiğdem,
bi türk kahvesi bir de çaykur turist çayı aldım yalnız yufka bulamadım,
yufkalar ne tarafta" diye sor, topraam kelimesine belki biraz şaşırırlar
ama illa ki o yufkaların bulunduğu raf gösterilecek arkadaş.Onun dışında
Java Straat'taki dükkanlarda üstüste yığılmış bir sürü ev eşyasını ucuza
bulabilirsiniz. Marketlerde taze meyve sebzenin envai çeşidi de var.Bildiğin
çipil çipil Dutchlar da alışmışlar çarşı pazar geziyorlar burda.Hatta burda
işportacı Ducth gördü bu gözler.Bildiğin işporta tezgahında matkap, üçlü piriz,
çay süzgeci, korniş falan övüyordu adam.Burda bir de kasap falan var, sanırım
helal et meselesi hakim ortama.Lakin etleri de kaliteliymiş diye duyduk.yiyenin
yalancısıyım.Java Straat'ta benim adamın üniversiteden Vietnam'lı eski bi iş arkadaşı
ve eşiyle karşılaştık.O derece pazar ortamı.Pazar günkü örgü-dikiş gününe eşi
de davetliymiş.”Örgü gününe gelicek misin?” diyince kadın, iş ciddiye bindi.Örgü şişi,
ip neyin alayım bari dedim.Girdik bi Türk çeyizcisine. Evet bu caddede çeyizci
de var.
Garip bir tel ve iki yanından kısa örgü şişlerinin olduğu bişey buldum. Hayatımda da ilk defa gördüm(cahillik). Bir de kalın bir tığ aldım belki amigurumi
ortamları yaşanır da örgüden oyuncaklar yapmayı öğrenirim diye bir umut. Bir de
bildiğin çaydanlık aldık.Yani buraya gelecek olanlar hiç korkmasın, Türkiye’den
özleyeceğiniz her şey burada Java Straat’ta fazlasıyla var. Hatta özlemeyeceğiniz
bir çok şey de.Çeyizci çok fantastik bir yerdi yalnız. Böyle alengirli, parlak
işlemeli, süslü püslü şeyleri Türkiye de imkanı yok göremezsiniz.Anlatamam
kelimeler yetmez. Siyah ahşapla yazılmış dev bir arapça yazı düşünün, üzeri
parlak pırlanta görünümlü taşlarla bezeli olsun, ya da altın yaldızlı üç
boyutlu kelebeklerle süslenmiş tepsiler ve üstlerinde iki kahve fincanı bir
cezveyle kız isteme kitleri. Dükkan dar ama tıklım tıklım.Sokağa adım attığımın
ilk günü tespit yapacak değilim. Ya da
yapayım ya ne çıkar. Bu kısıtlı gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki en
azından Türkiyeliler için konuşabilirim, burada Türkiye kültürü diye bir şey yok. Amorf
acayip bir durum yaşanıyor. Çok da matah bişey söylemedim düşününce. Nereye gidersen
git gurbetçilik böyle bir hal.Java Straat ve çevresinde gözlemlediğim bir diğer
durum ise perdeler. Amsterdam’da sokakta dolaşırken, geçen geldiğimde de fark edip
garipsediğim bir durum var. Evlerin perdeleri yok. Olan da kapatmıyor.
Perdeleri kapatmayı sevmeyen bana gün doğdurdu bu durum. Sanırım kimse kimsenin
hayatıyla pek ilgilenmediğinden ve sanırım insanların saklayacak da bir şeyleri
olmadığından durum böyle. İlk başlarda sokağa sıfır zemin kat evlerin yanından
geçerken, mutfakta yemek yapan adama kolay gelsin diyesiniz geliyor. Hava
karardığında, tüm evler düğün evi gibi, ışıl ışıl ve şeffaf. Ama Ortadoğulu
göçmenlerin yaşadığı bu Java Straat ve etrafındaki evlerin hepsinde perdeler
kapalı. Sonuç olarak yün, iplik falan alamadım. Herşey altın yaldızlı herşey
gümüş ebruli. Ruhum bu kadar ışıltılı bir dünyaya girmeye hazır değil henüz.