5.gün; Güneş ışınları marifetiyle

Bu sabah güneşten istifade evin önündeki parkta bisikletle dolaşmaya çıktım. Burada güneş ışınları oldukça yatay açıdan yansıyor ve gözünü alıyor insanın. (coğrafya gök bilimi bilmemek). Sonuç itibariyle her şey çok parlak. Bir ışık hüzmesinin içinde tam olarak göremediğiniz şeylerin arasında ilerliyorsunuz. İlk başta rahatsız oluyor insan her şeyi görmeye çalışıp göremeyince. Israrla görmeye çalıştığımdaysa etrafta koşan bir kaç yaşlı gördüm hafta içi sabahın o saatinde. Evet burda yaşlılar koşuyor. Çok yaşlılar yani 80-90 yaşındaki insanlar da(bana gelişi o,size 100-120'ye olur en son) 4 tekerlekli bastonlarına(yürüteç gibi bir şey) dayanıp geziyor, alışveriş yapıyor. Hatta o yürüteçlerin oturma yerleri varmış. İki tonton teyze tutuna tutuna parka geldiler, sonra bir kenara park edip yürüteçlerinin üstüne oturup güneşlendiler. İçim sıkıldı birden. Hayatımın bir döneminde olduğu gibi yine etrafımda yaşıtlarım yerine güneşlenmeye çıkmış yaşlılar vardı. Amsterdamlara kaçmıştım ama resmen kendi abeciliğimden kaçamamışım o an farkettim. "Yine yanlış zamanda yanlış yerlerde mi geziniyorum yarab!" diye isyan edesiydim ki bir anda ısrarla etrafımdakileri görme arzumdan vazgeçtim. Kendimi ultraviyolenin kornea yakan kollarına bıraktım. Parlak ışık hüzmesinin içinde allahım sana geliyorum diye bisiklet sürmeye devam ettim. Arada bir kaç nene point kazanmış olabilirim(vijdansızlık diz boyu!). Ama bu sayede basit bir park gezintisi fantezi ormanında küçük bir yolculuk oldu. 
Park da, bu tür bir yolculuğa çok müsait. Bir bakıyorsunuz ağaçların arasında tek bir köşesinin üstünde yamuk duran küp şeklinde ahşap evcikleri, bir bakıyorsunuz küçük bir köprünün ucunda boş bir yapı. Bambudan çeşitli boyutlarda kayıklar ve gemiler. Bir köprünün ortasında devasa metal bir hızar vardı köprünün diğer yarısına geçişi kapatan bir kapı gibi. Her taraf ördekler ve envai çeşit kuşlarla dolu. Ama herşey devasa beyaz bir ışık hüzmesinin arkasında bir belirip bir kayboluyor. (Arkadaş öyle bir anlattım ki parkta gezintiye mi çıktım beyin travması mı geçiriyorum belli değil). Parkta ne kadar kaldım bilmiyorum. Ama milyon tane masal, hikaye anlatıldı kafamda. Maden bulmuş gibi oldum. Hatta "bu parkın hikayeleri bitince başka parklara giderim olm ben!" diye düşünmüş bile olabilirim. Parktan sonra eve geldim ve kavanozdan bir kart çektim. Kartta, “Bu gün hedeflerin ve yaşadığın hayat arasında karşılaştırma yapma vakti. Çok abartma ama kendine karşı nazik ol” yazıyordu.
Tavşan deliğine değil, Harikalar Diyarı'ndan gerçek dünyaya bakıyorsun Alice!ciğerini bilirim